Akülü Sandalye
Başvuru Yap
Yusuf, okulu pek de sevmeyen bir çocuktu. Ödev yapmak ona işkence gibi geliyordu. Yeni yeni oyuncakları varken, sokakta arkadaşlarıyla oynamak varken...
Ben tek çocuğum. Anne ve babam büyük bir özlemle evlendiklerinden tam 7 yıl sonra beni dünyaya getirmişler. O da sürpriz bir şekilde olunca adımı Armağan koymuşlar. Bir pamuklara sarmadıkları kalmış...
Görme engelliler derneğinde doktor olarak çalışan teyzemi ziyarete gitmiştim. Hazırlamam gereken bir sosyal sorumluluk projem vardı. Görme engelli bir kişiyle yüz yüze görüşmem gerekiyordu. Heyecandan mideme kramplar giriyordu...
Çok sevdiğim bir kuzenim vardı. Onu herkesten başka severdim. Sanırım bunun en büyük sebebi formaliteden ziyarete gelip halimi hatırımı soran yapmacık akrabalarımdan ziyade hep ışıldayan gözleriyle, her zaman isteyerek yanımda vakit geçirmesiydi...
Günlerim sokaklarda koşup oynayarak geçip giderken, hızını alamayan bencil bir araç şoförü bana çarptı. O günden sonra koltuk değneklerine mahkum kaldım. Her yaz gittiğimiz memlekette olmasa bu hayat çekilmez olurdu herhalde...
Doğuştan kolları olmayan bir çocuk olarak dünyaya gelmişti Arda. Annesinin yoğun sevgi ve şefkatiyle büyümüştü. O günlerde öğretim hayatına başlama zamanı gelmişti. Hem heyecanlı hem de endişeliydi çünkü o diğer arkadaşlarından farklı bir çocuktu...