Erişilebilirlik Hakkında

Erişilebilirlik nedir?

Erişilebilirlik, günlük yaşam kalitemizin önemli bir unsuru olmasına rağmen, çoğu zaman ancak eksikliği ile karşılaşıldığında görünür hale gelmektedir. Özellikle engelli, yaşlı veya kronik rahatsızlıklara sahip insanlar gündelik yaşamlarında erişilebilirlik ile ilgili temel sorunlarla sıklıkla karşılaşmaktadır. Birleşmiş Milletlerin (2015; ss. 2) “Erişilebilirlik ve Gelişim” raporunda “erişilebilirlik”, insan hakkı ve toplumsal gelişim kriteri olarak ifade edilmiş olup “engelli insanların özel ihtiyaçları ve sosyal/ekonomik/politik olarak dahil edilmelerinin sağlanması arasındaki boşluğu köprüleyen” bir unsur olarak tanımlanmıştır. Benzer şekilde Dünya Sağlık Örgütü (2019) de kavramı “cinsiyet, eşitlik ve insan hakları” başlığı altında konumlandırmış ve fiziksel erişilebilirlik, ekonomik erişilebilirlik (veya karşılayabilirlik) ve bilgi erişilebilirliği olarak 3 düzeyde ele almıştır. Bununla birlikte ilgili literatüre bakıldığında farklı erişilebilirlik tanımlamaları görülmektedir. Persson ve diğ. (2015) de bu konuya dikkat çekmiş ve erişilebilirlik kavramının çevresel tasarımdan dijital ortama, farklı alanlarda farklı şekilde tanımlandığını söylemiş; hatta ISO Standartları topluluğunda da bu konuda bir fikir birliği olmadığını belirtmişlerdir.Yaptıkları araştırma 18.000 kadar ISO Standardı, teknik raporu ve teknik şartnamelerinin 400’den fazlasında “erişilebilirlik” teriminin 3.000’den fazla kez geçtiğini, ancak birçoğunda herhangi bir tanımlama bulunmadığını veya bir tanımlamayla bağlantı kurulmadığını ifade etmektedir. Bu doğrultuda kendi çalışmaları dahilinde ortaya koydukları kapsayıcı erişilebilirlik tanımlaması ise şöyledir: “Ürün, sistem, hizmet, çevre ve tesislerin, tanımlı bir amacı tanımlı bir bağlamda, en geniş karakteristik ve yeti (örn. fiziksel, zihinsel, ekonomik, sosyal, kültürel vb.) aralığındaki nüfus tarafından kullanılmasının ölçütüdür” (Persson ve diğ., 2015).
 
Tasarım perspektifinden bakıldığında ise Iwarson & Stahl (2003), erişilebilirliği kullanılabilirlik ile ilişkilendirmekte ancak, erişilebilirliğin belirlenmiş normlar ve standartlar doğrultusunda objektif bir boyutu olduğundan bahsederken, kullanılabilirliğin kullanıcı değerlendirmelerine olan bağlantısından dolayı sübjektif olduğunu ifade etmektedir. Bununla birlikte her iki terimin de (erişilebilirlik ve kullanılabilirlik), “Evrensel Tasarım” ile ilişkisi bulunmaktadır. Evrensel Tasarım ise, ölçülebilir veya değerlendirilebilir kavramların yerine, bir süreci ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler (2015) de erişilebilirliğin teşvik edilmesi konusunda Evrensel Tasarım’ın öneminden bahsetmekte, bu doğrultuda hem yukarıdan-aşağı (yönetmelikler ve düzenlemeler), hem de aşağıdan-yukarı (bireyden başlayarak) yaklaşımların gerektiğini ifade etmektedir. Mekânsal ölçekte değerlendirdiğimizde ise, bu alandaki literatürde evrensel tasarım prensiplerinin çeşitli araştırmacılar tarafından vurgulandığı görülebilmektedir. Özellikle Afacan ve Erbuğ (2009), yaptıkları çalışmada evrensel tasarım ilkelerinden (yönlendirici kılavuz ilkeler ile birlikte ele alarak) sadece tasarlama eylemi için değil, mimari tasarımların kullanılabilirliğinin değerlendirilmesi kapsamında da yararlanılabileceğini ortaya koymuştur. Evrensel tasarımın tanımı ve ilgili ilkeleri, “Erişilebilirlik Hakkında” bölümünün içindeki “Evrenesel Tasarım Nedir?” sekmesinin altında verilmiştir.
 
Kentsel yaşama katılım, herkesin sahip olması gereken eşit hak olmakta, ancak erişilebilirlik nedenli sorunlardan dolayı özellikle engelli bireyler, sosyal hayata katılım konusunda eşit haklara sahip olamayabilmektedir (Öztürk, 2011). Türkiye’de engelli bireylerin sayısı azımsanmayacak bir ölçüdedir. T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı olan Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün “Engelli ve Yaşlı Bireylere İlişkin İstatistiki Bilgiler” raporunda, Türkiye’deki engelli sayısının genel nüfusa oranının %6,9 (erkekler içerisinde %5,9; kadınlar içerisinde %7,9) olduğu belirtilmiştir (AÇSHB, 2018). Bununla birlikte, Türkiye’deki engellilere ilişkin düzenlemeler, toplumsal engellerin kaldırılmasına yönelik olarak özellikle 2005 yılından bu yana gerçekleştirilmektedir (Evcil, 2018). 5378 numaralı Engelliler Hakkında Kanun, bu kapsamda bir kilometre taşı niteliğindedir. 5378’e göre erişilebilirlik: “Binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasını ifade eder” şeklinde tanımlanmakta(s. 9464) ve bu bağlamda 7. maddesinde yapılı çevrelerin planlanması, tasarımı ve süreç içerisindeki denetiminin önemine dikkat çekilmektedir (Resmî Gazete, 2005).
 
Ek olarak, toplumun yaşlı olarak nitelendirilen bölümü de çevre ile etkileşimlerinde erişilebilirlikle ilgili çeşitli zorlanmalara maruz kalabilmektedir (Ostroff, 2001). Dünya çapında yaşlıların genel nüfus içerisindeki oranının arttığı literatürde ifade edilmekle birlikte, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) “Nüfus Projeksiyonları 2018-2080” raporuna bakıldığında Türkiye’de de uzun vadede nüfusun yaşlanacağının öngörüsü yapılmış; 2018 için %8,7 olarak belirtilen oranın 2080 yılında %25,6’ya ulaşabileceği ifade edilmiştir (TÜİK, 2018) (İmaj 1). Bu veriler de herkes için erişilebilir çevrelerin toplumsal katılım açısından Türkiye için önemini vurgulamaktadır. Bu doğrultuda Ostroff (2001), bizi çevreleyen alanlarla ilgili olarak içerisindeki ürünlerden, yapılara ve kentsel tasarıma kadar insanlar üzerinde stres yaratabilecek faktörlerin bütünsel bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve kullanıcı ile bu unsurlar arasındaki başarısız eşleşmelerin giderilmesinin önemini vurgulamıştır.

İmaj: TUİK Nüfus Projeksiyonları 2018-2080 Raporu verilerine dayanan Nüfus Piramidi görseli. (TUİK, 2018)  
Öte yandan nüfus artışının il/ilçe ve belde/köy düzeyindeki ilerleyişi, öngörülen nüfus artışıyla birlikte değerlendirildiğinde, il/ilçe merkezlerindeki yoğunluğun artmakta olduğu görülmektedir. 2050 yılına kadar 6,25 milyar insanın şehir merkezlerinde yaşayacağı tahmini de bunu destekler niteliktedir. Bu durum il ve ilçelerde, halihazırda bulunan problemlerin çözülmesine ek olarak daha kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşım geliştirilmesi, tasarımların bu vizyonla gerçekleştirilmesi konusundaki ihtiyacı ortaya koymaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Bankası’na göre, dünya nüfusunun %15’ini çeşitli engellere sahip dezavantajlı grupların oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda ise, 2050 için öngörülen nüfusun yaklaşık bir milyarının engelli insanlardan oluşacağı sonucuna varılmaktadır.Yüksek bir orana sahip olan engelli nüfusunun özellikle, yeni kentsel dinamiklerin ve teknolojik gelişmelerin “insan”ı tekrardan merkeze almış olması ve sunulan hizmet ve imkânlardan herkesin eşit ölçüde yararlanma hakkını konu alan yaklaşımların geliştirilmesi ile tasarımda ‘hedef kitle’ arasındaki önemleri daha da artmıştır. Bu nedenlerle, herkes için daha iyi bir yaşam kalitesi sunabilmek adına erişilebilirlik, kentsel tasarımın önemli bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.
   

Erişebilirim projesi

Bu nedenle, erişilebilirlik konusunda herkesin ulaşabileceği bir bilgi kaynağı oluşturulabilmesi amacıyla Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği tarafından “erişebilirim” projesi geliştirildi ve sonucunda da erişilebilir yapı ve çevreden ürün tasarımına kadar mimarlık, tasarım ve mühendislik alanlarında kullanılabilecek bir engelsiz tasarım kılavuzunun geliştirilmesi amaçlanıyor.

Tanıtıcı İçerikler